Dışarıda Akşam Yemeği 1 dakika 27 Mart 2023

Müfettişlerimizde iz bırakan üç İstanbul restoranı

İstanbul'un sunduğu güzelliklerin bolluğu, her ziyaretçi üzerinde kalıcı izler bırakacaktır. Tarih kokan bu şehrin eşsiz can damarı olan Boğaz manzarası ömür boyu anılarınızda kalacak. MICHELIN tarafından seçilen restoranlar da bu güzelliği büyük ölçüde paylaşıyor. Müfettişlerimiz, İstanbul'un büyüleyici ihtişamının kendini gösterdiği üç işletmeyi seçti.


Bir MICHELIN yıldızı ve bir Yeşil Yıldız – Neolokal’in tarihi büyüsü

Karaköy semtinde dolaşırken, kendinizi bir anda geçmişin İstanbul'una dalmış bulacaksınız. Dar sokaklarda dolaşırken, Osmanlı tarzı cezbedici detaylara sahip heybetli neo-klasik cepheler görürsünüz. Neolokal'daki maceranız, hareketli Pera mahallesine çıkan küçük arka sokaklarda başlar. Müfettişlerimiz masalarına gidene kadar birbiri ardına baştan çıkarıcı restoranlarla karşılaştılar.

Bu yapı bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu'nun finans merkeziydi: 19. yüzyılın ortalarından 1990'lara kadar Osmanlı Bankası'nın merkeziydi ve borsanın yanı sıra çeşitli sigorta şirketlerini ve diğer işletmeleri barındırıyordu. Bugün, en başta Salt Galata kültür kurumuna ev sahipliği yapıyor. Erken dönem Art Nouveau ve diğer mimari etkileri göreceğiniz heybetli dekor, buranın eskiden ne kadar önemli olduğu konusunda size bir fikir veriyor. Bu binanın karakteri, geçmişine azami saygı gösterilerek korunmuş ve 21. yüzyıla aktarılmış.

Güvenliği geçip, geniş koridor boyunca yürüyerek binanın arkasındaki hareketli Neolokal'in ilk izlenimlerini alıyorsunuz. Girişte büyük bir ekibin çalıştığı son teknoloji mutfaktan gelen hareketlilik sizi karşılıyor. Ahşap bir merdiven sizi restoranın cazibesinin tam anlamıyla ortaya çıktığı üst yemek alanına götürüyor. Zeminden tavana pencereler, Galata'nın çatıları ile Ayasofya ve Sultanahmet Camii'nin minarelerine bakıyor. Bu, sizi durdurup ilginizi çekecek bir manzara.

Geniş terasta masa olmazsa olmaz. Burada şehrin kalbini, koşuşturmasına kapılmadan deneyimleyebilirsiniz. Renkli bir şekilde dekore edilmiş barı ile minimalist tarzdaki yemek alanı da büyüleyici. Neolokal, İstanbul'un en iyi yönlerini yansıtmasına izin veriyor. Bu restoran, hem mimari olarak hem de eski tariflerin orijinal harmanının yanı sıra sürdürülebilirliğe ve yerel tedarikçilere odaklanmasıyla eski ile yeni arasında bir köprü görevi görüyor.


Görseli: Neolokal


AQUA – Boğaz'ın ışıltısı

Tutkulu bir MICHELIN müfettişinin ifadesini kullanacak olursak: "Hayatınızı değiştirecek teklifi yapacağınız o rüya gibi ortamı arıyorsanız, daha fazla kendinizi yormayın: AQUA, bu özel an için mükemmel bir mekan!". Belli ki muhteşem AQUA'dan açıkça etkilenmişti, haklıydı da. Nitekim Four Seasons otelinin restoranı tam deniz kıyısında. İstanbul Boğazı, Boğaziçi Köprüsü ve şehrin Asya yakasına gelip giden gemilerin manzarası gerçekten eşsiz.

Bu restoranın romantik atmosferinin benzeri yok. İster masmavi bir gökyüzünün altında öğle yemeği yerken, ister akşam arka planda güneş batarken birbirinizin gözlerinin içine bakarken, burada özel bir deneyim sizi bekliyor. Hava kötüleşirse, sığınabileceğiniz yer de bulunuyor. Muhteşem manzaradan asla mahrum kalmamanızı sağlayan çok sayıda pencere var.

Boğaziçi'nin sunduğu zenginlikler tabağınızda devam ediyor. Ziyaretlerimizde hem Asya hem de Akdeniz tarzı çağdaş yemeklerde balık ve deniz ürünleri şovun yıldızlarıydı. AQUA kesinlikle adını hak ediyor.

Görseli: AQUA


Matbah – Ayasofya Camiinin gölgesinde

Dünyaca ünlü Ayasofya Camii'ni ziyaret etmeden İstanbul'a yapılacak hiçbir gezi tamamlanmış sayılmaz. Bu görkemli yapı, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer almakta ve doğal olarak çok popüler bir turistik mekân, dolayısıyla civardaki tüm mağaza ve restoranlar da bundan nasibini alıyor. Kalabalıktan biraz olsun uzaklaşmak için zaman ayırın ve tarihi camiiyi farklı açılardan görebilmek için Matbah'ın gösterişli restoranlarına göz atın.

Yaz aylarında, üzerinizde yükselen güzel minarelerin bulunduğu tenha bir bahçe sizi bekliyor. Tarihi Caferağa Medresesi'nin (bir zamanların din okulu) bitişiğindeki teras, sıcak bir Türk ambiyansı oluşturan geleneksel turkuaz, yeşil ve haki pastel renklerde dekore edilmiş. Üst katta, Zeynep Sultan Camii'ne, Sultanahmet semtine ve çok daha fazlasına bakan üstü kapalı kış bahçesine geliyorsunuz. Klasik, tipik Türk gösterişi bu restoranın her detayında varlığını gösteriyor.

Müfettişlerimiz, Matbah'ın zengin yerel tarihinin güzelliklerinden yemek açısından da büyülendi. Mercimekle doldurulmuş lahana dolması (1844'e dayanan bir tarifle) ve kaz kebabı (1539'dan kalma bir tarifle) gibi köklü yemekler, geleneğe saygı duyarak burada canlı tutuluyor. Matbah, gerçekten Türk tarihini günümüze taşıyor.

Görseli: Matbah

İllüstrasyon görseli: Neolokal

Dışarıda Akşam Yemeği

Keşfetmeye Devam Edin - Okumaktan keyif alacağınızı düşündüğümüz hikayeler