Seyahat 3 dakika 09 Aralık 2022

Kapadokya'da mağara otel inşaatı

Bir zamanlar Kapadokya'nın mağara evleri gizliydi. Artık değil. Antik konutlar, bölgenin ilginç jeolojisinin tadını çıkarmanın en iyi yolunun bunların içinden geçtiğine inanan otelciler tarafından restore edildi.

Binlerce yıl önce, eski bir uygarlık, Türkiye'nin Kapadokya adlı bir bölgesinde büyük bir mağara ağı inşa etmeye başladı. Bu yeraltı şehirleri, tüm toplulukları barındıran geniş, ustaca hazırlanmış mekanlardı: çiftlik hayvanları, aileler, sanayi ve ibadethaneler. Binlerce yıl boyunca bu topluluklar, devletin yapısal tehlikeleri dile getirdiği ve sakinleri tahliye etmeye başladığı 1952 yılına kadar toplu halde bu mağaralarda yaşamaya devam etti.

Elli yıl boyunca mağaralar büyük ölçüde terk edilmiş olarak kaldı. Daha sonra 2002 yılında Kapadokya ilk lüks otelinin açılışına tanık oldu. Çok şıktı. Zarifti. Bir mağaradaydı.

Bugün Kapadokya bölgesi, muhteşem manzarası ve sıra dışı jeolojisiyle olduğu kadar mağaralarda yaşamayı mümkün kılan mağara otelleriyle de tanınmaktadır. Bölgenin volkanik kayalarının yumuşaklığı, çağlar boyunca işlenerek fantastik şekillere dönüşmesine ve şimdi izleyicileri çeken aşınmış “peri bacalarının” ortaya çıkarmasına izin verdi. Aynı yumuşaklık, insanların derinlere inmesine ve yüzyıllar sonra dünyanın en sıra dışı butik otellerinden bazılarına ev sahipliği yapan yeraltı banliyölerini oymasına imkan sağladı.

Peki ya bu yapısal tehlikeler ne durumda?

Bir mağarada modern bir otel odası nasıl inşa edilir ? Nasıl güvenli, rahat ve çekici hale getirirsiniz? Cevap: mağara otelleri sadece tarihi değil, aynı zamanda modern çağ için özenle yenilenmiş ve son derece pitoresktir. Zaten böyle olmaları gerekirdi. Tek başına kelimeler, bu kadar çok insanı, en çok neandertallerle ilişkilendirilen bir mimari stili denemeye ikna edemezdi.

Museum Hotel
Museum Hotel

Kaba bir taşı kazarak bir elmas yaratmak

Kapadokya için seçimlerimiz çok çeşitli mağara otellerini içeriyor. Ayrıca şekilsel olarak bariz sınırlamalara rağmen, kurabiye kalıbından çıkmış bir mağara diye de bir şey yok. Museum Hotel, antika koleksiyonunu ortaya koyarken, Hezen eklektik, çağdaş bir tasarımı tercih ediyor ve Argos, 2000 yıl önce bir şapelden yapılmış bir taş konser salonu gibi değerli kamusal alanlar sunuyor.

Burada, neredeyse herhangi bir şehirde olduğu kadar çok seçeneğiniz var. Ancak tarzları ne kadar çeşitli olursa olsun, boşaltılmış, harap bir mağarayı lüks butik efsaneye dönüştürmek kolay bir süreç değil.

Taşkonaklar Hotel'in yönetici ortağı Tolga Akarcalı, “Bütün alan koruma altına alınmış” diyor ve bu da süreçte belli bir çekingenliğe yol açıyor. Bir otel işletmecisi yenileme izni için başvurduktan sonra, bir resmi kurul, öncelikle geçmişte nasıl göründüğüne bağlı olarak alanı restore etmek için çeşitli önerilerde bulunuyor. Taş ustaları, mimarlar ve mühendisler daha sonra tadilatların yapısal bütünlüğünü değerlendiriyor ve nihayet tamamlandıktan sonra kurul işi kontrol etmek için alana gelebiliyor.

Gerektiğinde, başka değişiklikler de isteyebiliyorlar. Bir kapı veya pencerenin genişletilmesi kadar sıradan bir şey bile kurulun onayına tabi. Bu zorlu bir süreç. Taşkonaklar Hotel'i ele alalım. 2006'da sadece altı odayla açıldılar, on beş yıl içinde mülklerini yavaş yavaş 25'e çıkardılar.

Ancak titizlik, Kapadokya'nın görünümünü hem geniş çağdaş mağara evleri boyunca hem de tüm yeni inşaatlarda aşılanan tarihi hafıza ile tutarlı tutan şeydir. Bu felsefeyi Tulum gibi bir yerdeki daha düşüncesiz, düzensiz binalardan bazılarıyla karşılaştırdığınızda burada değişiklikleri aynı seviyede tutmak için gösterilen özeni takdir etmeye başlıyorsunuz.

Taşkonaklar Hotel'de bir süit: Öncesi ve Sonrası
Taşkonaklar Hotel'de bir süit: Öncesi ve Sonrası
Başka bir iç mekan makyajı
Başka bir iç mekan makyajı
Taşkonaklar Oteli dış mekan: Öncesi ve Sonrası
Taşkonaklar Oteli dış mekan: Öncesi ve Sonrası

Bir yeraltı tarihi

Kapadokya'nın mağaralarını 21. yüzyıla getirmek için harcanan çabayı gerçekten takdir etmeden önce anlamalısınız: çok yol kat ettiler.

İhtiyaç ve rahatlıktan doğan mağaralar, işlevi takip eden formun taş mahiyetindeki düzenlemeleridir. Konumu sebebiyle hırpalanan bir tabiatta, Hititlerden Romalılara ve Osmanlılara kadar bölgeye yolu düşen imparatorlukların her birinin hedefinde, buranın işlevi dördüncü yüzyılda bile saklanacak bir yerdi. Düşmanlarından kaçan ilk Hristiyanlar, istilacılara karşı sığınmak için kayaya yol açarak tehlike zamanlarında geri çekilmek için kendi kendine yeterli, yeraltı mağara şehirlerinden oluşan geniş ağlar yarattılar. Derinkuyu, arkeolojik alanların en ünlüsü, 20.000 kişilik yeri olan inanılmaz derecede geniş bir sığınak ağıdır.

Ancak devasa, ünlü yeraltı ağlarının dışında bile, mağaralar binlerce yıldır günlük amaçlara çok daha sıradan hizmetler verdi. Kapadokya'nın Ortahisar, Nevşehir, Ürgüp gibi bölgelerinde bunlar evler, depolar, ahırlar ve kiliselerdi. Bu uzun gelenek, 1952'de devletin "tehlikeli yapısal koşullar" diyerek mağaraların çoğunu yaşanmaz olarak kabul ettiğinde ve sakinleri tahliye ettiğinde büyük ölçüde azaldı.

Yeni çağda mağaralar garip bir şekilde boş kaldıysa da, yeniden gelişmeye başlamaları kaçınılmaz bir şeydi. New York Times'ın bölgenin trend olarak yeniden doğuşuna işaret ettiği üzere, Kapadokya yıllardır çoğunlukla “sırt çantalı gezginleri ve arkeoloji odaklı turistleri cezbetmekteydi”. Ancak 1990'ların sonunda, bugünkü Museum Hotel, Kapadokya'nın gururla ilk lüks oteli olarak adlandırdığı şeyi yaratma yolunda Nevşehir'deki bir bölgede kalıntıları restore etmeye girişmişti.

2002 yılında Turizm Bakanı kurdeleyi kesti.
Yeni bir mağara otel çağı başladı.

Hezen Cave Hotel
Hezen Cave Hotel

Yıkım değil yenileme

Devlet onayını alana dek harcanan emeğin bile ötesinde, bu yeni çağın yaratıcılık sıçramalarına ihtiyacı var. Antik yapıların korunması ilk öncelikti, ancak muhafazanın modern müşterileri cezbetmek için güncellemelerle aynı anda uygulanması gerekecekti. Hezen Cave Hotel'de bazı odalarda, sadece bir buçuk metre yükseklik gibi istenmeyen bir sorun vardı. Misafirlerinin odalarında emeklemeleri beklenmediğinden, bir şeylerin değişmesi gerekiyordu, ve diğer yandan, tavanların yükseltilmesi büyük çaplı revizyonlar gerektiriyordu.

“Orijinal mağaranın yapısını ve güzelliğini korumak istedik” diye açıklıyor Hezen'den Hakan Güzelgöz, bu yüzden tavanı yükseltmek yerine zemini kazdılar, zemini bir metre derinleştirirken tavanı yerinde tuttular. Temizleme işlemi de benzer şekilde özenliydi; kayalar küçük parçalar halinde çıkarıldı, elle temizlendi ve gerektiğinde ilk inşaatçılar tarafından kullanılan aynı tekniklerle yeniden işlendi, hepsi orijinaliyle “benzer el çekiç izlerini korumak” içindi.

Otel konuklarının talep ettiği modern harikaları, yani interneti (elektrik ve su tesisatından bahsetmeye gerek yok) düşündüğünüzde, yenileme daha da zorlaşıyordu. Hezen Hotel, kabloları duvarın içinden geçirmek ve taş üzerinde boydan boya yarık açmak yerine, kayaya küçük delikler açmayı, daha uzun kabloları içeriye doğru beslemeyi ve tekrar dışarı çıkarmayı tercih etti ve sadece giriş ve çıkışta bir delik yeterli oldu. O zaman bile, inşaatçılar kaya tozunu topladılar ve mağaranın rengine uygun bir macun yapmak için kullandılar.

Argos'ta dramatik bir etkinlik alanı.
Argos'ta dramatik bir etkinlik alanı.
Museum Hotel'de sergilenen antik bir kilise penceresi.
Museum Hotel'de sergilenen antik bir kilise penceresi.

İlk çalışmada yer alan tüm insan ve beyin gücüne rağmen, bunlar hala mağaralar. Asla gerçekten bitmiş ürünler değiller. Bakım, onları korumak ve güçlendirmek için çok önemlidir. Geleneksel Kapadokya mimarisinin demirbaşları olan kemerler ve sütunlar bazen bozulan alanları güçlendirmek için baştan ekleniyor, ancak bu yapılar, Museum Hotel'in dediği gibi “yaşayan öğelerdir”.

Başka bir deyişle, yaşlanıyorlar.
Museum Hotel'den temsilciler, "Bazen küçük mağara parçaları yatağa veya yere düşebiliyor" diye açıklıyor. "Onlarla her zaman uğraşmak zorundasınız." Kış mevsiminde, oteller bakım için bir kısım odalarını kapatabiliyor ve mağaranın yumuşak kısımlarını özel malzemelerle güçlendiriyor.

Fakat bunlar somunlar ve cıvatalar, duvarlar ve zeminleri içeriyor. Bu yerlerin güzelliği gereği, o dokunuşları hiç farkedemeyeceksiniz. Bunlar kullanılarak yapılan tüm çalışmaları hepsi zarif bir yenilik olarak uygulanmaktadır. Buna isterseniz mağara butikçilik de denilebilir. Süreç hakkında ne biliyor olursanız olun, hala tarihin içinde savrulduğunuzu, bir mağarada uyuduğunuzu, eskilerin yaptığı gibi hayatı deneyimlediğinizi hissediyorsunuz.


Sadece wi-fi ile.

Michelin Rehberi web sitesi üzerinden Kapadokya Mağara Otelleri rezervasyonu yapın.



İllüstrasyon görseli: Taskonaklar Hotel

Seyahat

Keşfetmeye Devam Edin - Okumaktan keyif alacağınızı düşündüğümüz hikayeler